Üniversite ikinci sınıftayım. Sınıf arkadaşlarım bayağı inek tayfasından, herkes okuyor ve çeşitli konularda fikir sahibi. Yakın arkadaş grubumun yanı sıra sınıftaki diğer arkadaşlarımla da şöyle böyle iletişim halindeyim. Meraklı yanımı doyuracak bir hazine gibi görüyorum sınıfımı.
Nermin sınıf arkadaşım. Yumuşak sesli, gözlüğün en çok yakıştığını düşündüğüm insanlardan ve tam bir kitap kurdu. Her hafta birbirimize ne okuduğumuzu soruyoruz. O gün sorduğumda elindeki kitabı göstererek " Bu kitaba başladım ama ilerlemesi zor geldi bana. İçim sıkılıyor. Oysa herkes ne kadar da övmüş bu kitabı. Sana vereyim, fikrini merak ediyorum." dedi. Aldım, kitap kapağı hoşuma gitti: " David Nicholls- Bir Gün"... Okumaya başladım.
Nermin'in etkisiyle mi bilinmez, kitap bende de bir iç sıkıntısı oluşturdu. Birbirini seven iki kişinin bir türlü duygularından emin olamayışları, kafa karışıklıkları ama devam eden arkadaşlıkları... Kitabın dilinde dikkat dağıtan unsurlar vardı. Ve benim için duygusal meseleler basit ele alınmalıydı. Birini seversen bunu anlarsın ve anladığında da bunu karşındakine söylersin. Bu kadar. Bunca kafa karışıklığını ve dramı anlayamadım, Dexter'ı sevemedim, Emma'ya kızdım... Sonuç olarak bu kitaba ben de devam edemedim. Ama kitapla başlayan bir dostluk gelişti Nermin'le aramızda. Öyle ya, kendimizi arayıp bulamama yaşları... (Hangi yaşta bulduğumuzdan da emin değilim ya!:) Nermin'le hayata dair sohbetlerimiz devam etti. O yaşlarda hayat ve ilişkiler üzerine büyük cümleler kurmak ne keyifliydi :))
Geçen gün Netflix'te gezinirken karşıma çıktı dizisi. "One Day". Tahmin ettiğim gibi bu kitabın mini dizisini yapmışlar ve şans vermek istedim. Ben Ambika Mod'u da Leo Woodall'u da çok sevdim. Emma ve Dexter'ın tanıştıkları ve sohbet ettikleri ilk bölüm çok güzeldi. Sonra her ikisinin de zamanla birlikte ayrılan ve birleşen günlerini ; o ilk tanıştıkları günün tüm hayatlarına olan etkisini ve birbirlerini derinden anlayan arkadaşlıklarını izlemek çok güzeldi. Dizi bittiğinde üzerimde rahatlamayla karışık bir ağırlık vardı. Bilirsin, zihin yarım kalan şeyleri sevmez, tamamlamak ister. Dizinin bitişiyle bu hikayenin tamamını öğrenmiş gibi hissettim. Bu rahatladığım kısımdı. Ancak dizideki oyuncuların sempatikliği nedeniyle mi bilmiyorum, artık 'anlıyordum'. İlişkilerdeki kafa karışıklığını, ilişkinin ortada öylece sabit duran bir şey olmadığını, kişilerle birlikte ilişkinin de zamanla evrilip gelişen canlı bir üçüncü kişi gibi olduğunu anladım. Duygular hayatımızın en karmaşık kısmı bazen... Güzel bir duyguyu hayatındaki önemli bir yere koymak ve ona gereken değeri vermek bazen pek çok şeyi birlikte gerektiriyor. Yine de hissetmek, yaşamak ve duygularından korkmamak güzelleştiriyor yaşamı, bazen sadece "bir gün" kalıyor akılda kalan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder