12 Mayıs 2025 Pazartesi

Dedikodu

   Bugün öğretmenler odasında otururken anladım ki, dedikodu yapmak da bir meziyet istiyor arkadaşlar. Gerçekten dedikodu deyip geçmeyin, hele de böyle söz konusu kişi ünvanı olan biriyse ve sosyal gözlem gücü de yüksekse, e paylaşmayı da seven bir ruhsa diyelim; dedikodu yapabilmek çok önemli oluyor...

    Mesela çalıştığım kurumda dedikodu edenlerden bir tanesi, ismine Ayşe diyeceğim, Ayşe Hanım sürekli şikayet havasında başlıyor olaya. " Dün gece başımı bir ağrı tuttu. Ama nasıl ağrıyor anlatamam. Ayakta duramadığımı anlayınca e yatayım bari diyorum. Kulaklarımda bir ses. O sese diyorum ki' Lütfen kes sesini. Şimdi seni dinleyecek havamda değilim.' Bana mısın demiyor? Kulak burun boğaz'a gittim kaç sefer, tomografiler mi çekilmedi, yok yok hiçbir şey yok! O halde geldim sabah oturuyorum şurada, arkadaşların dedikodusunu dinliyorum bir de. Hayır dedikodu ettikleri kişi de kendi arkadaşları. Neymiş efendim, kız safmış da kendini kullandırıyormuş da, hayır yani arkadaşı sizsiniz siz uyarın o zaman değil mi? Ne demeye benim ağrıyan başımı daha da ağrıtıyorsunuz. O ortamda bir şey söylesem Ayşe şöyle dedi diyecekler, ihale bana kalacak. Banane diyorum, zaten dedikodudan hiç hazzetmem. Beni biliyorsun Merve." hahahahah:)))) Merve de benim bu arada yanlış anlaşılmasın. Ama ben seni bilirim Ayşe Hanımcım :D Sen hiç merak etme :) 

   Sonra bu Ayşe Hanım'ın huyunu bilip onu gaza getiren bir grup vardır mesela. Yanlarından geçerken bile duyarım, yönetimle ilgili şöyle böyle derler, başka bir meslektaşları için 'işten kaytarıyor' temalı Ayşe Hanım'a  anlatır da anlatırlar. Ve Ayşe Hanım bir süre sonunda patlama yaşar. O an artık hedef gösterilen kimse bayağı ortamda sesler yükselir, birbirlerine olmadık şeyler söylerler. Bazen konudan habersiz, öylesine geçeceğim bir ortamda kavganın ortasına girmiş bulunurum ve Cennet Mahallesi Pembe gibi şaşkoloz bakakalırım. Zaten ortam da biraz o ortamdır :)) 

    Bugün ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. 9 senedir aynı kurumda Ayşe Hanım'la çalışıyorum. Dahası onu gaza getiren grup da hâlâ burada. Bu gruba eklenenler oldu, ayrılan olmadı her nedense. Henüz Ayşe Hanım'ın patladığı kişi olmadım. Kadir Gecesi mi doğdum ne yaptım ben :)) Neyse beni bilen bilir, ben dedikoduyu hiç sevmem zaten, ondandır o :)) 

Sertab Erener- O ye

6 Mayıs 2025 Salı

Pencerenin Önünde

     

  Okuldaki odamın penceresi yeşil bir bahçeye bakıyor. Ihlamur ağaçları var bu bahçede, pencere camına yaklaşıp sağ tarafa dönersem akasya ağacını görebilirim. Akasya ağaçlarını çok severim...

  Bahçenin hemen ardında bir yol var. Farklı kurumlara gidenler, oradan dönenler bazen bu yolu kullanıyor. Bazen sadece yoldan gelip geçenleri izlemek bile kafamı dağıtıyor. Dışarıdan odama yansıyan güneş ışınları beni bahçeye davet ediyor. Güneş ışınının camı aşıp tenimi ısıtması ne tatlı geliyor... Dumanı havada dans eden çayım elimdeyken geçtiğimiz haftayı düşünüyorum. 

  Geçen hafta çok zordu. Kızım hastaydı, hava kötüydü, okulda da gergin bir hava hakimdi. Hani bazen her şey üst üste gelir de pencereyi açıp "Yeteer!" diye bağırmak istersin. " Odalara sığdırmayan, dışarı çıkmaya da mecal bırakmayan bir his...

  Böyle günler geçirirken tek hedefim günü kurtarmak oluyor, günün sonunda hayatta kalabilmek... Uykuyla aram hiç olmadığı kadar iyi oluyor. Kaçış alanları yaratmaya çalışıyorum kendime.. Mutfakta, balkonda ya da okulda. Bu bahçe benim favori kaçış alanım olabilir artık :) 

  Bazen fazla farkındalık da zorlayıcı olabiliyor. Farkındayım ama harekete geçesim filan yok. Biraz farkındalık sularında kulaç atma isteğim var, yüzme bilmediğim gerçeğini hatırlıyorum. Yüzme bilmediğimi, sudan korktuğumu ve suyun beni kaldıracağına ikna olamadığımı söylediğimde, "Suya kendini teslim edersen yüzmeyi öğrenirsin." diyorlar. Belki de kendimi teslim etmem gerekiyor. Suya da yaşananlara da.... Olanı olduğu gibi kabul etmekte bir ferahlık var. 

 Bunları düşünerek kitabımı elime aldığımda daha önce not ettiğim şu sözler düşüyor önüme:

"Yola koyulmak lazım nehirler gibi...

Bazısı denize varıyor, bazısı varamıyor. 

Gitmenin varmakla bir ilgisi yok." 


Follow the sun