13 Aralık 2025 Cumartesi

İç Dökme Mekanı

     Erkek öğrencilerin sayıca baskın, kız öğrencilerin ise çok az olduğu bir okulda çalışıyorum. Haliyle kız öğrencileri 9. sınıftan 12.sınıfa kadar bir hayli görmüş, onları yakinen tanımış ve de onlarla güçlü bir bağ kurmuş oluyorum. Geçen gün sevdiğim bir kız öğrencim bana dedi ki " Sizin burada olmanız ne güzel, sanki bu okulda bir çeşit iç dökme yeri yapmışlar bi de sizin gibi birini koymuşlar." Dedi. ( Tabi O, "sizin gibi biri" kısmını detaylandırdı ama burada kendimi övmeyecek ve bu övgüyü kendime saklayacağım, hahahaha) 

      Bugün böyle kendi kendime düşünürken kendi iç dökme mekanlarım olarak aklıma gelen yerlerden birinin burası olduğunu fark ettim. Ve benim şu an çok acilinden iç dökesim var canlarım. Bundan sonrası kasvet, bundan ötede bir kadının bunalımı var. Halihazırda içiniz böyleyse, buradan dönün anam. İyi niyetli bir uyarı tabelası gibi düşünün bu kısmı. 

     Öyleyse başlıyorum.

     Anaokulunun ilk senesinin hastalıklı ve de zor olacağını biliyordum ama bu neymiş be canlarım? Ne virüsü bitti, ne bakterisi eksildi... Her seferinde hastalık repertuarımıza bir yenisi eklendi. Zatürre başlangıcı, beta bakterisi, adı bilinmeyen salgını derken grip masum kaldı. Ev eczaneye döndü. Eskiden anaokullarını küçük sevimli insancıkların yeri gibi düşünüp sempati duyardım, şimdi benim için adeta bir virüs yuvası oldu... Kızımın okul çantasını bile  yıkayasım geliyor bazen. 
     
      Tüm bu kötü koşullar içerisinde, geçen gün eşime ve kız kardeşime dedim ki " Yalnız farkında mısınız bilmem ama, bende de ne bağışıklık varmış, bir kere bile hasta olmadım. Allah beni taş etmiş, belki de gelecek aşılar için benden yararlanacaklar ne malum, ahahahahah :)) "  Diye şaka arası kendimi överken....

 Burada soluklanmak istedim, bir dakika....

 Ahh ben de hastalandım ya dostlar! Ama benimki bir anne hastalanması gibi başı dik ve mağrur oldu. Evladıma bakım verirken geçirdiğim kaygılı ve de uykusuz geceler üst üste gelince ben de hastalık bayrağını devralmış oldum. Benden sonra da eşim ve kız kardeşim hasta oldu. Bu salgının ismi ne bilmiyorum ama hepimiz bir hafta içerisinde yamulduk. 
Kızım artık iyileşmeye başladı tabi, enerjisi yine yerine geliyor ve bildiğiniz evde dönerli bir şekilde onun enerjisine yetişmeye çalışıyoruz. Bugün saate bir baktım, kızıma ayırmam gereken kotayı doldurmuşum, kız kardeşimle eşime dönerek dedim ki" Hadi bakalım sıra sizde. Bakın ben sizden biraz daha iyiyim diye fazladan oyun oynadım, bunu da unutmayın" Dedim. Tabi bunlar da durur mu, benim hastalanmadan önceki sözlerimi yineleyip güldüler. Hainler, aha şimdi de onlar uyurken ateş kontrolü yapıyorum, taş olsa çatlar be! Ben taştan daha taşım diyorum sizeğğ!! :)) 

     Sizin anlayacağınız iç daralması içinde ateş kontrolü yapar ve uyuyamazken buraya gelmek istedim. Sizin burada olmanız ve hâlâ blog yazan ince ruhlu insanların olduğu böyle bir mekanın olması ne güzel, ne hoş :)) İyi ki varsınız be!! 

Not: Kasvetli bir konu anlatacağım dedim ama konu nerelere geldi. Olsun artık, böyle kalsın. Kendinize dikkat edin, bana ateş kontrolü yaptırmayın a dostlar! :)) 

 (Yorgun bir analık mesaimden, yazının ruhuna uygun olsun diye. 
Not: Ama siz taş olduğum kısmına odaklanabilirsiniz ( Not içi not: Yamuk ama gülümseyebilen bir taş hahahahah) 


2 yorum:

  1. Geçmiş olsun. Ben ve ailem de çok kötü geçirdik, geçiriyoruz. Bu virüs tam bir baş belası.

    YanıtlaSil
  2. Yine ne tatlı yazmışsınız. Geçmiş olsun. Annelik en zor meslek gibi geliyor bana.

    YanıtlaSil