5 Aralık 2025 Cuma

Geçmişe Açılan Kapı

  "Çocukluk her şeyden bağımsız bir ülke...İçinde kralların yer aldığı tek ülke.  Ne diye sürülüp atılalım buradan? Ne diye bu ülkede kalmayalım, bu ülkede yaşlanıp olgunlaşmayalım? Ne diye başkalarının inandıklarına inanmaya alıştıralım kendimizi?

     Kız kardeşim geldi. Onun iş yoğunluğu sebebiyle uzun bir süredir görüşemiyorduk ya da görüştüğümüz süreler çok kısıtlı oluyordu. Ama iş yerinde yaşadığı problemlerden sonra oradan ayrılınca, yeniden kavuşabildik. Ben bunları yazarken onun evimde uyuduğunu biliyor olmak, iş sonrası oturup kahve içeceğimizi bilmek sıcacık bir his:) Kardeşiyle aynı şehirde yaşayıp bunu sıkça yaşayabilenlere ne mutlu, kıskanıyorum onları !

    Kardeşliğin en güzel yanı, çocukluğundan yetişkinliğe kadar sana eşlik eden yaşadıklarına şahitlik eden birinin ya da birilerinin  oluşu...İrem'le ne zaman bir araya gelsek geçmişe açılan bir kapıyı aralıyor gibiyim. Sanki yeniden çocuk olup onunla bankacılık oynuyoruz. ( Çocuk aklımla bankacılığı nereden öğrendim hiç bilmiyorum. Ama bozuk bir hesap makinesiyle çalışabilen bankacı bir hanımefendiydim o vakitler :)) Lisede arkadaşım eve gelmiş, İrem bizi dinlemesin diye gitmesini istiyorum ama o ısrarla gelip yanımıza oturmuş. Bir gün onunla o kadar büyük bir tartışma yaşamışız ki, tartışmadan bir  ay sonra, yani o tartışmadan sonra barışıp üç kavga daha ettikten sonra, okuduğum kitapta bir mektup buluyorum. İrem bana öyle güzel saydırıp sövmüş ki, kız kardeşimin küfür dağarcığına ne kadar şaşırdığımı hatırlıyorum :)) O mektubun fotoğrafını çekmiştim. Dün birlikte o mektubu okuyup çok güldük yine :) İlk aşkımızı ve acemi aşık hallerimizi konuştuk sonra. Dünden bugüne olan değişimi ve de hiç değişmeyenleri... 

    "....hissettim seni, hiç olmadığı kadar ince sözlerle ve açıklanmaz biçimde...Onda ve her insanda."

     Bu sohbetten sonra bir süre uyuyamadım. Gökyüzünde çok güzel bir dolunay vardı. Bulutlar dolunayı kapatmak ister gibi etrafını çevrelemişse de, dolunayın ışığı geceyi aydınlatmaktan vazgeçmiyordu. Kız kardeşimle konuşmak geçmişteki Merve'lerle tekrar temas etmek gibiydi. Ne ilginç, zihnim hemen geçmiş klasörünü açıp o klasörden  ilişkiler dosyasını çıkardı. Olmayacak şeyi oldurmaya çalışan, orada büyüyüp gelişemeyeceğini bildiği halde orada durmaya devam etmenin altındaki ihtiyacı irdeledim. Ne çok değişmiş ve aslında ne kadar aynı kalmıştım. Artık bulunduğu yeri bilmek isteyen, kaygan zeminlerden hoşlanmayan, kök salabileceği yerlerde emek veren bir kadındım. Öte yandan insanlara tanıdığım toleransın bu kadar çok  olması değişmemişti. Bu beni anlayışlı biri mi yapardı,  kolay biri mi? Çocukluğumda bozuk hesap makinesiyle oynadığım bankacılık oyununa dönmüştü belki, ilişkilerde de al ver dengesini ya hiç bilmiyordum ya da bu hesabı yapacak makinem zaten bozuktu.  Cevabı bilmiyordum ama gecenin bu karanlık ve aydınlığı bir arada taşıyan kabulüne sığınmayı seçtim. 

    "Şimdi bu kadar solmuş durması, vaktiyle pırıl pırıl oluşundandır mıdır?"


     (Not: Alıntılar çok sevdiğim yazar ve şair Rainer Maria Rilke'ye aittir ve dün onun doğum günüydü. Kutlu olsun!:)


Lord Huron - The Night We Met